19 Nisan 2023 Çarşamba

HANGİ İNCE ÇORAP...?


SİLİKON BANTLI DİZÜSTÜ ÇORAPLAR MI ? JARTİYER ÇORAP MI ? YOKSA KÜLOTLU ÇORAP MI ?


 Uzun yıllar önce külotlu çorabın ortaya çıkmasıyla kullanımı giderek azalmış olan dizüstü çorapların her ne kadar eskisi kadar olmasa da hala belirli bir kullanıcı kitlesi tarafından tercih edilmekte olduğunu düşünüyorum.
 Naylonun icadından önce dizüstü çoraplar ipekten ya da yün ipliklerden üretilirlermiş.Bir yerlerde okuyup aklımda kalan kadarıyla söyleyecek olursam kısmen şeffaf bir görünüm  sağlayan bu ipek çoraplar pahalı olduğundan çoğunlukla gelir seviyesi iyi olan insanlar tarafından tercih edilirlermiş.
  Otuzlu yıllarda naylonun icadı ile çorap sektöründe de naylon kullanılmaya başlandı ve çok hızlı bir şekilde bu sektördeki yerini aldı.Eskiye göre çok daha ince ve zarif çorapların üretilmesine olanak sağlayan naylon ile üretilmiş ince çoraplar çok kısa sürede tüm dünyada tercih edilir hale geldi.Öyle ki ilk 1940 yılında Birleşik Devletlerde satışa çıktığında bir-iki gün içinde dört milyon naylon çorap satıldı.https://www.smithsonianmag.com/smithsonian-institution/how-nylon-stockings-changed-world-180955219/
  

 Tam ucuzladı derken ve daha kolay temin edilmeye başlanmışken bu sefer de ikinci dünya savaşının başlaması ile naylon çoraplar aniden piyasadan kayboldu.Daha doğrusu karaborsa oldu desem daha doğru olacak gibi.Sebebi ise naylon üretiminin neredeyse tamamının askeri alana ve özellikle de paraşüt ipi imalatına kaydırılması oldu.Uzun zaman üretimi durma noktasına gelmiş olan naylon çoraplar ikinci dünya savaşının bitmesiyle tekrar ellili yılların ortalarına kadar yoğun bir şekilde giyilip kullanıldı.Ta ki ellili yılların ortalarında külotlu çorabın icat edilmesine kadar.Allen E. Gant tarafından bulunmuş olan külotlu çorap 1959 yılında satışa sunuldu.https://time.com/5680431/tights-fashion-history/ Satışa çıktığı zaman çok fazla talep görmemiş olsa da asıl ilginin altmışlı yılların sonuna doğru olduğunu söylemek daha doğru olacak.Çünkü etek boylarının kısalmaya başladığı ve bacakların ön plana çıktığı bu dönemde külotlu çorapların kullanımı da giderek artmış oldu.

 Dizüstü çorapların arka planda kalmasının en önemli sebebi bu tarz çorapların sürekli olarak bacağınızdan aşağı kayıyor olması idi.Bu yüzden çorabınızı sık sık yukarı çekip düzeltmek zorunda kalıyordunuz..Her ne kadar çorap ile birlikte jartiyer  kullanılıyor olsa da giyilip kullanılması pratik değildi.Ve tabi jartiyer için de bu sefer uygun iç çamaşırı seçmek ve ona göre de giyinmek gerekiyordu.Ve bunların hepsi hem zaman alıyor hem de belirli bir bütçe istiyordu.
 
 Giyilmesi ve kullanımı son derece pratik ve kolay olan külotlu çoraplar tüm bu detayları ortadan kaldırıverdi.Hem ucuz hem de temin edilebilirliği bakımından da bir çok avantaja sahip olan külotlu çoraplar çok daha uzun yıllar hayatımızda olacak gibi.Gerçi takip ettiğim kadarıyla da söylemek isterim ki son bir-iki yıldır bu konuda da  büyük değişiklikler yok değil.Birkaç firma bu alanda yeni külotlu çoraplar tasarladılar ama henüz revaçta değiller.Hatta ürettikleri yeni ürünü külotlu çorap olarak da adlandırmıyorlar çünkü ürün gerçekten külotlu çorap gibi ama aynı zamanda değil de.Bakalım bekleyip nasıl bir değişimin bizi beklediğini göreceğiz.
 
 
  





 Külotlu çorapların bir diğer avantajı da dizüstü çoraplara benzer tasarımlarda üretilebiliyor olmaları.Günümüzde çok farklı modellerde ve renklerde üretilen külotlu çoraplar aynı zamanda dizüstü çorap görünümünü de kolaylıkla alabilmekteler.



 
 




 Bazen bu tarz çorapları görünce ben bile " acaba gerçekten külotlu mu yoksa dizüstü mü ? " diye kendime sorduğum olmuyor değil.














 Yabancı firmalar dizüstü çorapları genel olarak " Hold Ups - Stay Ups " ve " Stockings " olarak sınıflandırmaktalar.Hold Ups ya da Stay Ups dedikleri dizüstü çoraplar,silikon bantları olan ve diz ile kasık arasında uyluk kemiğinin üstünde yer alacak şekilde tasarlanmış olanlar.




 

   
 



" Stockings " olarak adlandırdıkları çoraplar ise jartiyer ile birlikte kullanılan modeller.Bu çoraplar jartiyer ile kullanılmak zorunda çünkü lastikli ya da silikonlu olmadıkları için bacağınızdan aşağı kolaylıkla kayıp ayak bileğinizde toplanacak durumdalar.Bu çoraplar aslında yazımın başında da bahsettiğim gibi ipek ya da naylon çorapların ilk kullanılmaya başlandığı zamanlardaki modelleri andırmakta.Jartiyer çorabı olarak bilinen bu çoraplar hala bir çok markanın ürün yelpazesinde bulunmaktalar.

 


 

 


 Kullanılan jartiyer ise jartiyer kemeri,jartiyer ipleri ve klipslerden oluşan oldukça şık yardımcı bir iç giyim aparatı.

  Yandaki fotoğrafta yer alan çorap,jartiyer ve çamaşırdan oluşan set bence oldukça sade ve bir o kadar da şık.Çok fazla işlemeli ve abartılı olan modellerden ziyade bu tür sade olanlar bana hep daha çekici gelmiştir.












 
 Külotlu çorapları neredeyse vazgeçilmez kılan en büyük avantajlarından birisi de korseli olmaları.Daha doğrusunu söylemek gerekirse külotlu çorapların son yıllarda çok farklı özelliklerde korseli olarak üretiliyor olması külotlu çoraba önemli bir avantaj sağlamış durumda.Korse ile çorabın bir arada olduğu bu ürün hemen herkes tarafından çok rahatlıkla ve severek kullanılmakta.Giydiğiniz anda bir-iki beden incelmiş olmak ve istediğiniz elbiseyi,kıyafeti rahatlıkla giyiyor olmak kimi mutlu etmez ki?




 Çok severek giyip kullandığım destek çorapların faydalarını sürekli olarak buradaki yazılarımda sizlere anlatmaya çalışmışımdır.Genelde külotlu olan destek çorapları tercih ediyor olsam da kısmen de giyip kullandığım kademeli sıkma özelliği olan silikonlu dizüstü çorapları da beğenerek giyiyorum.Özellikle havanın ısınmaya başladığı dönemlerde bu tür silikonlu olanları daha çok kullanıyorum desem yalan olmaz.
   Hem silikonlu hem de kademeli sıkma özelliği olan bu tür dizüstü çoraplar günlük kullanımda bacak sağlığınız için oldukça faydalı ve bir o kadar da rahatlar.Gerek yorgunluk önleyici olsun gerekse de sağlık grubundan olan bu tür silikonlu çorapların üreticisi ülkemizde neredeyse yok gibi.Satılan bu tarz çoraplar genel olarak yurt dışından getirtilen ithal ürünler ve fiyatları bakımından da oldukça pahalılar.Umarım ki yerli firmalarımızın ürün grupları arasında bu tür sağlık grubundan olan çoraplar da en kısa zamanda yerini alırlar.https://mantyhosetr.blogspot.com/2018/11/destek-kulotlu-corap-ve-glamory-vital.html


 
 
 

Ve işte yine jartiyerli çoraplardan esinlenerek üretilmiş olan bir külotlu çorap modeli daha.Hem jartiyer özelliği olan hem de çorapla bir arada bütün olarak tasarlanmış bu külotlu çorap rahatlık ve kullanım olarak daha avantajlı gibi görünüyor. 

 Bu model bir çorabı yerli firmalardan birisi yakın bir zaman önce üretti ve satışa sundu.Verdiğim sipariş elime geçti ve yakın bir zaman içinde bu model hakkında da bir yazı yazmayı düşünüyorum.












  
 
 Yazıma başlarken külotlu çoraplar ile dizüstü çorapları kıyaslamak ya da birbirlerine göre üstünlüklerini anlatmak gibi bir niyetim yoktu.Aslında bir markanın dizüstü çorabını(yandaki fotoğrafta ve diğer resimlerde giymiş olduğum dizüstü çorap) anlatmak ve gözlemlerimi sizlere aktarmaktı amacım.Fakat yazıyı kaleme almaya başlayıp kelimeler yazıya dökülmeye başladığında yazdıklarım sanki külotlu çoraplar çok daha kullanışlılar gibi bir sonuca varır gibi oldu.Bunca yıldır her iki model çorabı da severek ve keyifle kullanan birisi olarak bunun yanlış bir sonuç olmadığını da itiraf etmeliyim.Sanırım aynı şeyler sizler için de geçerlidir diye düşünüyorum.Peki tüm bu konuştuklarımıza dayanarak soracak olursam"biz neden dizüstü çorapları tercih etmeliyiz?" Ya da " ben neden bu tarz çorapları giyip kullanıyorum? " diye kendime soracak olursam cevabını da kendim vermeye çalışayım.  





 
 Günümüzde oldukça revaçta olan ve hemen hepimizin alıp giydiği beş ve on denye incelikte olan külotlu çoraplar her ne kadar ilkbahar ya da yaz mevsimi için tasarlanmış olsalar da (ki yaz mevsiminde  beş denye incelikte bile olsa böyle bir çorabı giymek ne kadar kullanışlıdır orası tartışılır) özel bölgeler için belirli bir sıcaklığa neden olduğu aşikardır.Bu da doğal olarak hijyen sorunu olarak karşımıza çıkmakta.Oysa beş denye gibi ince bir çorap dizüstü silikonlu olarak tasarlanmış olsa belki yaz mevsiminde bile bazı kullanıcılar tarafından tercih edilebilir.İlkbahar ve sonbahar gibi mevsimlerde dahi çok daha fazla tercih edilebilir kanısındayım.

 Burada sorun olabilecek tek konu ise silikonlu dizüstü çorapların kısa etek ve elbiselerle giyilmesinin zor olması.Çünkü bazılarımız çorabın dantelli silikon bantlarının ya da jartiyerin görünmesini istemeyecektir.Gerçi güzel ve zarif dantele sahip bir Hold Ups ya da güzel bir jartiyerli çorap biraz görünse hiç de fena olmaz.😍
  






 Benim açımdan silikonlu olan dizüstü çorapların en önemli avantajı bacağınızdan aşağı doğru kaymıyor olmaları.Ya da daha az sarkma yapıyorlar demek sanırım daha doğru bir ifade olacak gibi.Malum,külotlu çorapların hemen her modelinde bu sorun hemen hepimiz tarafından yaşanmakta.Ayak bileğimize doğru sarkan ve orada toplanan çoraplarla karşılaştığımız gibi belimizi sıkan ve kaşıntı yapan bel lastiğine sahip külotlu çoraplarla da karşılaşmıyor değiliz.
 
 Oysa dizüstü silikonlu olan çoraplarda bu gibi sorunlarla karşılaşmak pek mümkün değil gibi.Özellikle çorabınızın bacağınızdan aşağı kayması olasılığı külotlu olanlara göre daha az olacağı kanısındayım.

 Opak külotlu çoraplar yani denye olarak elli denye ve üzerindeki çoraplar,renk olarak da en fazla renk çeşidine sahip olan külotlu çoraplar grubunu oluşturmakta.Renk alternatifi olarak da bize çok fazla alternatif sunan külotlu çoraplar bu yönden de silikonlu çoraplara nazaran çok daha avantajlılar.Zor da olsa bulup giymiş olduğum yandaki resimde yer alan seksen denye kalınlıktaki silikonlu çorabın sadece siyah renkte olanını bulabilmiştim.Keşke bu kışlık çorabın daha fazla renk alternatifi de olsaydı.

 
  Ve bu çorapları kullanıyor olmamın benim açımdan bir başka önemi de kendimi iyi ve mutlu hissettiriyor olmaları.Hani vitrinde bir ayakkabı görür ve ona adeta aşık olursunuz ve alıp giymek istersiniz ya işte o türden bir şey demek istediğim.Ya da kendinize çok yakıştırdığınız yeni bir saç modeli ile kendinizi çok iyi hissettiğiniz o an gibi.Mutlusunuzdur ve sizi mutlu edecek küçük dokunuşlar yapmış olmanız sizi her daim mutlu hissettirecektir.Bu bazen bu dokunuşlar küçük bir küpe ya da kolye de olabilir.Kıyafetinizle oluşturacağınız bir uyum sizi havalara bile uçurabilir.Belki de yeni almış olduğunuz bir parfüm sizi bambaşka bir ruh haline dahi büründürebilir.Adeta kendinizi koklar ve kendinize hayran olduğunuzu bile hissettirebilir tüm bu yapmış olduğunuz yenilikler.

 Bütün bunları yapmak için öyle aman aman bir maddiyata sahip olmaya gerek de yok bence.Yeter ki bu değişimleri yapmak için kendi içinizdeki hevesten ve istekten asla vazgeçmeyin.Ve sadece kendiniz için yapın tüm bunları ve mutlu olun.Çevreme bakıp insanlarla konuştuğum bu son yıllarda tabiri caiz ise kimsenin mutlu olmadığının gayet de farkındayım.Hemen herkes müthiş bir edinim hırsıyla oraya buraya koşturmakta.İnsanlar adeta kendilerini unutmuş durumdalar ki nasıl başka birinin halini düşünebilsinler.Şüphesiz ki hepimiz bir geçim derdi ile uğraşmaktayız ama bu sorun bizi bizden alacak şekilde de olmamalıydı.Yetmişli ve seksenli yıllarda da geçim sorunu vardı ama hemen herkes mutlu idi.İnsanların yüzleri o sıkıntılı dönemlerde dahi gülebilmekteydi.Doksanlı yıllar derseniz-ki bence son mutlu olunan yıllar idi-yine insanlarımızın yüzlerinin güldüğü ve mutluluğun günümüze göre çok daha fazla olduğu yıllar idi.Ben öncelikli olarak bireyin kendisinin iyi olması gerektiğine inananlardanım ki kademeli olarak bu etki topluma da yansıyabilsin.Toplum olarak aradığımız huzuru ve mutluluğu bulamamış olmamızın en baştaki sebebi bireysel anlamda da mutlu olmadığımızın-olamadığımızın bir ıspatıdır şahsımca.Saraylarda da yaşıyor olsanız,hanlarınız hamamlarınız dahi olsa bankalarda binlerce dolarınız dahi olsa sevip sevilmiyorsanız,yüzünüz gülmüyorsa,evinize gitmek istemeyip ayaklarınız geri geri gidiyorsa ve mutlu değilseniz tüm bunların hiç bir anlam ifade etmeyeceğinden de eminim.Bugün isterseniz kendiniz için bir kolye,bir yüzük,bir ayakkabı ya da bir çorap alın.Hatta bütçeniz uygunsa tanıdığınız ya da tanımadığınız birisine de böyle bir hediye alın.Ve lütfen mutlu olmaya bakın.Ve lütfen yüzü gülen, mutlu insanlara hepimizin çok fazlasıyla ihtiyacımız olduğunu asla unutmayın.

 
     
 
 
 Silikonlu çorapları giyme sebeplerinden bir diğeri ve sonuncusu ise bu görünümü seviyor olmam 🥰
 
 Bu çoraplar size aynı zamanda Vintage bir görünüm de sağlayacaktır.Kırklı-ellili yıllara küçük bir yolculuk yapmak için idealler bence.Hatta buna Retro demek sanırım daha doğru olacaktır.Çünkü Vintage gerçekten eski ürünleri,mesela altmış ya da yetmiş yıl önce kullanılmış olan o döneme ait gerçekten eski olan eşyaları ifade eden bir kelime iken Retro ise eski dönemi yansıtan ve eskiden moda olmuş ürünlerin yeni versiyonları için kullanılan bir kelime.(Umarım yanlış bilmiyorumdur😕 ) Bu durumda yandaki fotoğrafta giymiş olduğum çorap Retro olmakta.





 
 

 Bugün giymiş olduğumuz arkası çizgili külotlu çorapların esin kaynağı ise yine altmış-yetmiş yıl kadar önce giyilen jartiyerli çoraplar.O dönemde çorapların arkasında yer alan çizgi aslında çorabın dikiş yeriymiş.Yani o dönemlerde üretilen naylon çoraplar o şekilde dikilerek üretilmek zorunda olduğu için çorabın arkasında mecburen bir dikiş yeri olurmuş.Bu çizgi aslında çoraba bir estetik katmak için verilmiş bir çizgi değil o dönemki üretim şeklinin mecburiyetinden kaynaklanan bir dikim yönteminden ibaret.Bizim bugün giydiğimiz arkası çizgili külotlu çoraplar ise sadece tek çizgi şeklinde bir desenden oluşmakta. 










 



 Naylon çoraplar ile ilgili okuduklarım arasında bana çok ilginç gelen bazı detaylarda olmadı değil.Mesela ikinci dünya savaşında naylon çorapların ortadan kaybolması sonucu 1942 yılında Amerika'da piyasaya sürülmüş olan ürünlerden birisi de " Likit-Sıvı Çorap " .Bir nevi fondöten etkisi veren ve bacaktaki kusurları ince bir çorap gibi kapatan ve çeşitli ten renklerine sahip bu krem uzunca bir süre çorap niyetine kullanılmış.O yıllarda bu kremi kendiniz uygulayabildiğiniz gibi dönemin güzellik salonları müşterilerine bu hizmeti de sunarmış.https://www.perfumepassage.org/news/paint-hosiery-during-war-years











 



 Yine Amerika'da savaş yıllarında faaliyet gösteren güzellik merkezlerinin bir başka uygulaması da bacağın arkasına sanki bacakta çorap varmış gibi çorabın dikişini bir kalemle çizmek imiş.Burada kullanılan kalem ise göz kaleminden başka bir kalem değil.

  Bacağın arkasına bu çizgiyi çekmeden önce bacağa " Sıvı Çorap " sürülür ve ondan sonra kalemle bu çizgi çekilirmiş.

 Bacağınıza bu çizgiyi çekecek olan kişi ise bu konuda oldukça yetenekli birisi olmalı ki yamuk çizilecek bir çizginin  bacağınızı da yamuk göstermesi içten bile değil.https://www.perfumepassage.org/news/paint-hosiery-during-war-years








 Eğer bu çizgiyi kendiniz çizmek zorunda kalırsanız da bir bisikletin orta park ayağından yardım almanız gerekirmiş.Maşa şeklinde olan ve bisikleti park etmemizi sağlayan orta ayak ile göz kaleminin birleştirilmesi ile oluşturulan bu aparat çorap çizgisini çizmenin pratik yollarından biriymiş.https://www.perfumepassage.org/news/paint-hosiery-during-war-years

 Naylon çorabın ilk olarak 14 Mayıs 1940 yılında Amerika'da satışa çıktığı gün bugün " Nylon Day " olarak kutlanmakta.
 
 O birkaç günlük süre zarfında dört milyon çorap satın alan kadınlar bugün bizim kullandığımız çorapları görseler acaba kaç milyon çorap satın alırlardı?







  Bildiğimiz ve artık iyice klasikleşmiş olan ince çorap çeşitlerini bir tarafa bırakıp daha farklı çoraplar arayanlarımız için gerek jartiyer çorapların gerekse de dizüstü silikonlu olan çorapların güzel bir seçenek olacağını düşünüyorum.Bunu demekteki amacım sadece kullanıcı kitlesini yeni arayışlara yönlendirmek kadar aynı zamanda yerli üreticilerin de belirli kalıpların dışına çıkarak farklı renk,farklı desen ve farklı modellerde çorap üretmeleri gerektiği.




Tekrar Görüşmek Dileğiyle 
Mantyhose Çorap


2 yorum:

  1. Yazı için teşekkürler, elinize kolunuza sağlık. İnsanlara jartiyer çorap daha sexy ve çekici geliyor ondan dolayı daha çok fantazi malzemesi olarak görülüyor bence. Bir erkek olarak benim de çok hoşuma gidiyordu, merak ediyordum ama alıp giydikten sonra çok da bir esprisi yokmuş dedim :) Hala favorim külotlu çoraplar :) Jartiyer çorabı olarak da Daymod Party 15 beyaz almıştım güzel parlak bir çorap tek problemi bence parladığı zamanlar renginin mor tonuna kaçması. Ama galiba ince beyaz çorapların kaderi bu ya da Daymod'un beyaz çorapları öyle çünkü Daymod Ladyfit beyaz da aynı şekilde rengi mora çalıyordu. (Bu iki çorap birebir aynı bence sadece biri külotlu biri jartiyer formunda)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba,
      Dediklerinize kesinlikle katılıyorum.Çok doğru tespitler.Genel olarak beyaz çorapların giyildikten sonra bacağa mor bir renk verdiği doğru.Hatta bana daha ziyade mavi-mor gibi gelmiştir hep.Ben de beyaz olan on beş denye çorapları kullanmışımdır ama bu rengin farklı markalarını çok tercih etmemişimdir.Daha doğrusu giyip kullandığım bir çok markanın beyaz renk çorabını pek giymemişimdir.O yüzden bütün beyaz çoraplar mor tona sahiptir demem pek doğru olmayacak gibi.Bu konuyu farklı markaların beyaz çoraplarını da deneyerek görmek lazım bence.
      Belki on beş denye şeffaf olan beyaz değil de mat beyaz bir çorap ile o bahsettiğiniz mor tonu ortadan kaybedebilirsiniz.Ben bunu denemedim ama belki sizin için bir çözüm olabilir diye düşünüyorum.
      Ya da benim çok severek kullandığım " Kemik (11) " renk ile de güzel bir görünüm elde edebilirsiniz.Gerçi mutlaka kemik rengi kullanmışsınızdır diye düşünüyorum ama bence mat olanları bacakta oldukça hoş duruyor .
      Detaylı yorumunuz ve harika tespitleriniz için çok teşekkür ederim.
      Mantyhose Çorap

      Sil